Daha dün akşam kızımla(15) ilişkiler üzerine konuştuk. En yakın arkadaşının bencilce davrandığından ve kendisini anlamadığından dert yanıyordu. Ne kadar erken öğrenirsen o kadar iyi dedim: seni tam da senin istediğin ve beklediğin gibi kimse anlamayacak… anlaşılma ihtiyacımız ilişkilerimizde bizi çok zorluyor. Halbuki ilk kabullenmemiz gereken parametre; anlaşılmayı beklemekten özgürleşmeliyiz. Tabi ben kızıma biraz empati yapabileceğini sonrasında da kendini önceliklendirdiği için suçluluk duymaması gerektiğini anlatmaya çalıştım.
Sevdiğimiz insanları üzmemek için kendi halimizi-ihtiyacımızı-o anki gerçeğimizi dile getiremeyip içimize atıyoruz. Sonra iş işten geçtikten araya soğukluk girdikten sonra “neden söylemedin” ler havada uçuyor. “Tamam bundan sonra senin istediğin gibi olacağım ya da değiştireceğim sen benim için önemlisin” cümleleri kuruluyor. Bir suçluluk daha… vaktinde niye söylemedim!?
Şu an tam da böyle bir deneyimin içindeyim. Eşime onu eskisi gibi sevmediğimi söyledim cesaretimi toplayıp. İlk başlarda çok önemsemedi. Sonra baktı ve hissetti (anladı) ben ciddiyim. Tam da aynı cümleler kuruluyor. Ben kendimi suçlamamak için baya bi uğraş veriyorum. Çünkü buna kodlanmışız. Başkası benim yüzümden üzülmesin.. Ama şu an benim içim çok rahat belki ilk defa bilinçli olarak kendimi seçtim. İçimde ne varsa söylüyorum. Yine çok kırmamaya özen göstererek ama rol yapmadan. Kendime sadık olmayı seçtim. Ne olursa olsun sonunda… aslında her şey öyle basit ki.. çok net bir şey var ortada ve bunu söyleyebildim. Sorumluluğumu alıp yapmam gerekeni yaptım. Pişman değilim, kendim olduğum için suçlu değilim, kötü insan olmadım karşımdakini üzerek. Çünkü aslında üzen ben değilim. Benim tavrıma verdiği cevaptan dolayı kendi kendini üzüyor. Bir yerden sonra herkes kendi sorumluluğunu almalı. Bundan sonrası teslimiyet….
Çok teşekkürler bu içten paylaşımınız için. Dediğiniz gibi, insanın -sevdiklerini üzmek pahasına- kendine ve hislerine karşı sadık olması kolay değil fakat uzun vadede iyi gelen bir şey. Hislerimizi saklamaya alışkınız ve bu alışkanlığı değiştirmek için 'kendimizi seçmek' önemli bir adım. Dilerim 2025 bu anlamda kendinizi iyi hissettiğiniz bir yıl olur. Sevgiler 💜
Dönüp dönüp şu kısmı okudum. "Ben de ‘öyleyse gör’ dedim. İnsanın feminizm, eşitlik, ‘sağlıklı ilişkiler’ vb. etrafındaki değerleri bunca benimserken, bunlarla çeliştiğini düşündüğü bir ilişki yaşamayı kendine yedirememesinden konuştuk biraz."
Nasıl iyi hissettirdi: Gör, denmesi 🙏 ohh
Ego mu, yargılanma endişesi mi, yakın arkadaşın "seni hak etmiyor o" gazı mı.... Yedirememe nedeni düşünüyorum 🤷♀️ Zihinle. Ve cevap çıkmıyor :)
İyi hissettirmesine sevindim. ✨ Yedirememe nedenini ben de düşünüyorum, sanırım biraz hepsi söylediklerinin... Ama en çok düşündüğüm de, insanın teorik düşüncelerini pratiğe dökemeyişinin yarattığı bir tür çatlak, huzursuzluk hali sanırım. Sally Rooney'nin bir röportajından kesitinde bundan bahsediş şekli çok hoşuma gidiyor: https://www.instagram.com/p/DDb3-qYstQ4/
Harika motivasyonlar bence. Zorunluluk yok, aman niye yapmadın yok, 'kaçırdım mı' yok; keşifler var, hayaller var, bol çay ve Trakyalılık var, daha ne olsun. 😅✨
Daha dün akşam kızımla(15) ilişkiler üzerine konuştuk. En yakın arkadaşının bencilce davrandığından ve kendisini anlamadığından dert yanıyordu. Ne kadar erken öğrenirsen o kadar iyi dedim: seni tam da senin istediğin ve beklediğin gibi kimse anlamayacak… anlaşılma ihtiyacımız ilişkilerimizde bizi çok zorluyor. Halbuki ilk kabullenmemiz gereken parametre; anlaşılmayı beklemekten özgürleşmeliyiz. Tabi ben kızıma biraz empati yapabileceğini sonrasında da kendini önceliklendirdiği için suçluluk duymaması gerektiğini anlatmaya çalıştım.
Sevdiğimiz insanları üzmemek için kendi halimizi-ihtiyacımızı-o anki gerçeğimizi dile getiremeyip içimize atıyoruz. Sonra iş işten geçtikten araya soğukluk girdikten sonra “neden söylemedin” ler havada uçuyor. “Tamam bundan sonra senin istediğin gibi olacağım ya da değiştireceğim sen benim için önemlisin” cümleleri kuruluyor. Bir suçluluk daha… vaktinde niye söylemedim!?
Şu an tam da böyle bir deneyimin içindeyim. Eşime onu eskisi gibi sevmediğimi söyledim cesaretimi toplayıp. İlk başlarda çok önemsemedi. Sonra baktı ve hissetti (anladı) ben ciddiyim. Tam da aynı cümleler kuruluyor. Ben kendimi suçlamamak için baya bi uğraş veriyorum. Çünkü buna kodlanmışız. Başkası benim yüzümden üzülmesin.. Ama şu an benim içim çok rahat belki ilk defa bilinçli olarak kendimi seçtim. İçimde ne varsa söylüyorum. Yine çok kırmamaya özen göstererek ama rol yapmadan. Kendime sadık olmayı seçtim. Ne olursa olsun sonunda… aslında her şey öyle basit ki.. çok net bir şey var ortada ve bunu söyleyebildim. Sorumluluğumu alıp yapmam gerekeni yaptım. Pişman değilim, kendim olduğum için suçlu değilim, kötü insan olmadım karşımdakini üzerek. Çünkü aslında üzen ben değilim. Benim tavrıma verdiği cevaptan dolayı kendi kendini üzüyor. Bir yerden sonra herkes kendi sorumluluğunu almalı. Bundan sonrası teslimiyet….
Çok teşekkürler bu içten paylaşımınız için. Dediğiniz gibi, insanın -sevdiklerini üzmek pahasına- kendine ve hislerine karşı sadık olması kolay değil fakat uzun vadede iyi gelen bir şey. Hislerimizi saklamaya alışkınız ve bu alışkanlığı değiştirmek için 'kendimizi seçmek' önemli bir adım. Dilerim 2025 bu anlamda kendinizi iyi hissettiğiniz bir yıl olur. Sevgiler 💜
Ah ne kadar iyi geldi bu satırları okumak. Sanki içimdeki duygulari aynalayan bir arkadaşımla sohbet ediyormuş gibi hissettim. İyi ki varsınız ❤️
Çok teşekkürler, çok mutlu oldum bu yoruma! 🥹♥️
Dönüp dönüp şu kısmı okudum. "Ben de ‘öyleyse gör’ dedim. İnsanın feminizm, eşitlik, ‘sağlıklı ilişkiler’ vb. etrafındaki değerleri bunca benimserken, bunlarla çeliştiğini düşündüğü bir ilişki yaşamayı kendine yedirememesinden konuştuk biraz."
Nasıl iyi hissettirdi: Gör, denmesi 🙏 ohh
Ego mu, yargılanma endişesi mi, yakın arkadaşın "seni hak etmiyor o" gazı mı.... Yedirememe nedeni düşünüyorum 🤷♀️ Zihinle. Ve cevap çıkmıyor :)
Sevgiler
İyi hissettirmesine sevindim. ✨ Yedirememe nedenini ben de düşünüyorum, sanırım biraz hepsi söylediklerinin... Ama en çok düşündüğüm de, insanın teorik düşüncelerini pratiğe dökemeyişinin yarattığı bir tür çatlak, huzursuzluk hali sanırım. Sally Rooney'nin bir röportajından kesitinde bundan bahsediş şekli çok hoşuma gidiyor: https://www.instagram.com/p/DDb3-qYstQ4/
Ben yine bir kaç motivasyon geliştirdim , severim başlama ya çalışmaları çünkü ;)
Müzik mesela daha çok müzik , hep farklı müzikler keşfedeceğim daha çok güzel müzikler dinleyeceğim. Gibi….
Ama zorunluluk yok …:
Trakyalı kontenjanından ben hep kendime cayma hakkı koyarım, sorgulamam aman da niye yapmadın diye de ;)
Pinterest de güzel görsellere bakıyorum instagram yerine , daha çok hayal kurmaya doğru
Hayal kurduran fotoğraflara denk gelebilme niyetine doğru ;)
Harika motivasyonlar bence. Zorunluluk yok, aman niye yapmadın yok, 'kaçırdım mı' yok; keşifler var, hayaller var, bol çay ve Trakyalılık var, daha ne olsun. 😅✨
💛⭐️🌿